
Acerca de

Hakkımda
Hikayenin İlk Adımları: Ortaokul
Ortaokulu ilimin önemli ortaokullarından biri olan Hamdullah Suphi Tanrıöver Ortaokulu'nda tamamladım. Ortaokuldayken lise dönemi kadar sosyal veya atılgan bir öğrenci değildim. Sadece sınıf başkan yardımcılığı yaptığımı hatırlıyorum. Ortaokul benim için hayat hakkında daha çok şey öğrenmekti. Çaldığımız melodika parçalarından fen bilgisi derslerinde yaptığımız deneylere, bilişim dersinde yaptığımız Powerpoint sunularından İngilizce dersinde öğrendiğimiz şarkılara bu dönem benim için güzel bir süreç olarak geçti. Çeşit çeşit insan tanıdım; kimileri çok sevdiğim bir arkadaş, kimileri de çok saygı duyduğum bir öğretmen oldu. Öğretmen demişken, ortaokul dönemi boyunca hep yanımızda duran ve bizlerin üzerimizde çok emeği olan Matematik hocam Eren hocaya ve İngilizce hocam Eylem hocaya buradan teşekkürlerimi sunmak isterim. Diğer hocalarımın da üzerimizde büyük emekleri var ancak bu iki değerli insanın hayatımda her daim ayrı bir yerleri olacak.
Ortaokul döneminde belki de düşündüklerimi en güzel ifade edebildiğim alan olan "grafik tasarımı" temellerimi atacak Microsoft PowerPoint uygulamasını keşfettim. Bilişim derslerinde PowerPoint üzerinde etkinlikler yapmayı çok seviyordum, hatta bir derste hocamızın istediği bir etkinliği sınıfta en iyi yapanlardan biri olduğum bir günü hatırlıyorum. Bir çocuğun annesine sanırım Anneler Günü sürprizi yaptığı bir temayı işliyorduk. Ben de çocuğun annesine çiçek verdiği bir temayı seçmiştim. Hocamın yaptığım çalışmaya yorumu ise "çiçeği çocuğun annesine vermesini de gösterebilmiş olsaydın 3 yıldız alabilirdin" olmuştu; 2 yıldız bu etkinlik için zaten çok iyi olmuş demekti, 3 yıldızın derecesinin yorumunu size bırakıyorum.
Aynı zamanda lise hayatımda bir takım kaptanı olmamı sağlayacak ve bana il genelinde büyük başarılar getirecek satranca da ortaokul dönemimde başladım. Yaptığım etkinliklerde abimin etkisi çok büyüktür. Örnek vermem gerekirse ondan etkilenmem sonucunda ile tenis ve satranca başladım, onun oynadığı oyunları oynadım, onun dinlediği şarkıları dinledim. Belki de ondan etkilendiğim en güzel şeylerden biri satrançtı. Önder Zafer Fazla hocamın eğitim verdiği AZDUR kurumunun satranç kursuna yaklaşık 1 sene boyunca katıldım. Çok iyi bir hocanın eğitiminde çok iyi oyuncularla oynama fırsatına eriştim. Burada aldığım temel ise gelecekte kazanacağım başarıların temelini oluşturdu.
Ortaokul dönemimle ilgili hatırladığım en güzel şey ise şüphesiz TEOG sınavıydı. Okulda aldığım eğitimin yanında Emel hocanın önderliğinde dershane eğitimi de alıyordum. Elde ettiğim Türkiye birinciliğinde şüphesiz bu eğitimin bana etkisi çok büyüktür. Değerli Emel hocamın vizyonu ve çalıştığım hocaların kalitesi, benim çalışma azmimle birleşince ortaya bu güzel sonuç çıktı. TEOG sınavları sonucunda 500 puan üzerinden 493 puan alarak ortaokul eğitimimi tamamladım.
Bugünlerin Temeli 2.5+1.5 Yıl: Lise
TEOG sınavım sonucunda aldığım yüksek puanla girebileceğim liseleri araştırmaya başladık. 1-2 haftalık bir İstanbul sürecinin ardından Ordu'ya döndüm ve Özel Ordu Açı Koleji'ne yerleştim. Lisedeki ilk senem aynı zamanda okuduğum okulun da ilk senesiydi. Okulumuzun ilk öğrencileri ve kısmetse ilk mezunları olmak düşüncesi bizde bir mutluluk oluşturuyordu. Yerleştiğim okul hakkında insanlardan çeşitli tepkiler aldım. Kimileri bu okulda akademik bir başarı almamızın zor olduğunu, bu okulun bir "spor lisesi" olduğunu söylese de bu iddiaları 4 sene sonra sınıf arkadaşlarımla beraber çok güzel bir şekilde çürütecektik.
İlk senem lise dönemine alışmakla geçti. Ortaokulda bize anlatılan "lise" olgusunu dolu dolu yaşıyorduk. Alanında uzman öğretmenlerden kurulu bir öğretmen kadrosundan aldığımız eğitimin yanında yönetimimiz bize ders dışında bir sürü aktivite sunuyordu. Derslerimin dışında bir 29 Ekim korosu, bir kıyafet balosu, bir Zakkum konseri, bir satranç kulübü ve ikinci yabancı dil olarak eğitim gördüğümüz İspanyolca dersinden hareketle bir bachata ekibinde bulunma imkanına eriştim. Derslerimizin yanında gerçekten dolu dolu bir sene olmuştu. Ayrıca çok değerli Selahattin Özbucak hocamla birlikte bir adet bilimsel proje tamamladım. Bu, beraber çalışacağımız 3 projenin henüz ilkiydi.
İkinci senem benim için en özel senedir. Çünkü 10. sınıf, hayatımda yeni bir dönem açacak ve insanlar arasında bilinirliğimi dahi değiştirecek "okul öğrenci başkanlığı" unvanını kazandığım seneydi. Bu işi yapmak konusunda bir hevesim vardı; ailem, arkadaşlarım ve öğretmenlerimin de bana destek olmasıyla beraber bu görev için adaylığımı koydum. Bir slogan üzerinden bir kampanya oluşturdum, afişler hazırlayarak okul duvarlarına astım, okul arkadaşlarıma neler yapacağım ve yapabileceğime dair konuşmalar yaptım. Kazanacağıma dair çok umudum yoktu, çünkü okulda çok tanınan biri değildim. Ancak o senenin 9. sınıflarından 3 aday olmasına rağmen onların bana verdiği destekle beraber, kullanılan 109 oyun 49'unu alarak %45'e yakın bir oranla oylamadan birinci çıktım ve okul öğrenci meclisi başkanı seçildim. Bir eğitim-öğretim yılı boyunca resmi olarak bu görevi başarıyla yürüttüm.
10. sınıf, eğitim hayatımda aldığım sonuçların yanında ders dışı etkinliklerle hatırladığım bir yıl oldu. Selahattin hocamın önderliğinde bir bilimsel proje daha tamamladım. Bu projeyle gerçekten büyük başarılar alacağımıza emindik ki öyle de oldu. TÜBİTAK yarışmasında bölge finallerine dahi kalamamak bizi cidden şaşırtmış olsa da aynı projeyle beraber İzmir'de düşünülen OKSEF yarışmasına katılan yüzlerce proje arasından Türkiye'de ilk 10 proje arasına girmeyi başardık ve finallere kaldık. Okulumuzun da sağladığı imkanlar çerçevesinde 13-15 Haziran 2019 tarihlerinde Oğuzhan Özkaya Eğitim Kurumları'nda yapılan ulusal ve uluslararası bir yarışma olan OKSEF'e katılmak için Selahattin hocamla beraber İzmir'e gittik. Türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanından gelen çok güzel insanlarla tanıştık, farklı kültürler tanıdık. Çok güzel bir 3 gün geçirdik. Finallerin sonucunda ise Zimbabwe'de düzenlenecek "Africa Science Buskers Festival" etkinliği için uluslararası temsilcilik ödülü kazandık. Her ne kadar çeşitli nedenlerden dolayı bu etkinliğe katılamamış olsak da aldığımız bu ödül özellikle benim için çok özeldi. Selahattin hocamın "dünya birinciliği" gibi büyük ödülleri olsa da elde ettiğimiz bu başarı, verdiğimiz emeklerimizin karşılığını almış olmamızdı ve bizim için çok özeldi. Sadece bu yarışma için hayatımda hiç gelmediğim İzmir'e gelmek bile benim için olağanüstüydü. Verdiği emeklerin yanında sadece bu başarılar için dahi Selahattin hocama sonsuz kez teşekkürlerimi sunarım.
Üçüncü senem ise artık işin "eğitim" kısmına yoğunlaştığım bir yıl oldu. İki sene boyunca yaşadıklarım çok güzeldi, ancak artık "üniversite sınavı" için gereken ciddiyeti vermemiz gerekiyordu. 11. sınıf, koronavirüsten dolayı eğitimin yarıda kalacağı Mart ayına kadar genelde ders çalışmakla geçen, ancak ders dışında "lezzetli" etkinlikler de yaptığımız bir yıldı. İlyas ve Murat hocalarımıza bu etkinlikler için ayrıca bir teşekkür etmek gerekiyor. Bu sene hakkında söyleyebileceğim en güzel şeylerden biri ise 2 yıldır denediğimiz ancak bir başarı elde edemediğimiz okullar arası satranç turnuvasında lisemizin takımı olarak aldığımız il üçüncülüğü olabilir. Bu başarıyı elde etmek için çok uğraştık, küçük hesaplar sonucunda il üçüncülüğünü elde ettik. Bu başarıyı takım kaptanı olarak elde etmek ise benim için çok özeldi. Birlikte satranç tahtalarında mücadele ettiğim takım arkadaşlarıma buradan saygılarımı sunmak isterim.
Daha sonradan pandemiye dönüşecek bu salgın hastalık, eğitim hayatımı büyük anlamda etkiledi. Derslere online olarak giriyordum ancak bir okul ortamında eğitim alamadığımız açıktı. Boş zamanlarımda "acaba bir proje daha yapabilir miyiz" diye düşündük ve yine Selahattin hocamın danışmanlığında ama bu sefer sınıf arkadaşım Bedirhan'la beraber "koronavirüs pandemisinin 15-20 yaş aralığındaki kişilere olan etkileri" üzerine bir çalışma yürüttük. Hazırladığımız ankette yaklaşık 600 gencin verdiğimiz sorular üzerinden yaşadığı şeyler hakkında büyük bir veri havuzu oluşturduk. Bu verilerin işleme sürecine ise 12. sınıfa geldiğimizden dolayı başlamama kararı aldık.
12. sınıf ise artık sadece üniversite sınavı üzerine çalıştığımız bir yıldı. Anlatacağım önemli anılar olmasa da diyebileceğim en güzel şey sınıf arkadaşımla beraber elde ettiğimiz başarılar bütünüydü. Neredeyse hepimiz, Türkiye'nin en özel üniversitelerinden olan Boğaziçi, İTÜ, ODTÜ, YTÜ, Galatasaray, Ankara gibi büyük üniversitelerin dahil olduğu üniversitelere birer tıp, mühendislik, mimarlık, eczacılık öğrencisi olarak yerleştik. Ben ise bu yıldızlar geçidine Orta Doğu Teknik Üniversitesi - İnşaat Mühendisliği bölümüne dahil olarak katıldım. Lisede aynı sınıfta okuduğum arkadaşlar arasında 2 ODTÜ öğrencisinden biri oldum.
Lise hayatım gerçekten dolu dolu geçtiği için teşekkür edeceğim çok insan var. Burada tek tek yazmaya kalksam satırlar yetmez. Ancak özel olarak teşekkür etmem gereken birileri varsa, benim için bir öğretmenden daha fazlası olmuş olan matematik öğretmenim Yücel hocam, kimya öğretmenim Emine Gül hocam ve proje öğretmenim Selahattin hocam olacaktır. Diğer hocalarımın bendeki yerleri ayrı ayrı olarak çok özel ancak bu 3 kıymetli insanın hayatımda göz ardı edilemeyecek düzeyde olan etkilerinden mütevellit onlara özel olarak teşekkürlerimi sunmak isterim.